Yaşam

Malatya’da ikinci depremde enkaz altında kaldılar

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler binlerce insanda tedavisi olmayan yaralar açtı.

Eşini, dostunu, evladını, evini, işyerini kaybeden insanların yaralarını sarmak için tüm ülke seferber oldu.

Başkaları kurtarılmanın acı-tatlı doyumunu yaşadı.

Depremden etkilenen illerden Malatya Doğanşehir’de fırıncılık yapan 43 yaşındaki Emrah Miran ve ailesi, sabah saatlerinde meydana gelen ilk depremden yara almadan kurtuldu.

Depremzedeler için ekmek yaptı

Elektrikler gelir gelmez alt kattaki fırında ailesiyle birlikte çalışıp ekmek yapan Emrah Miran, sabah saatlerinde beyin sarsıntısı geçiren onlarca kişiye ekmek dağıttı.

İkinci deprem binayı yıktı

Akşamdan ekmeği alıp bahçedeki küçük eve taşınmanın planını yapan Miran ailesi, saat 13.24 sıralarında meydana gelen ikinci depreme fırının içinde kaldı.

O sırada kapıya yakın olan baba Emrah Miran son anda kendini dışarı atarken, ailesi enkaz altında kaldı.

Eşi ve kızlarını çıkarmak için 4 saat boyunca enkazı çıplak elleriyle çıkaran fedakar fırıncı, birkaç saat önce hamur yapan elleri kırdı.

Enkaz altından çevredekilerin yardımıyla el ele kurtarılan 16 ve 9 yaşındaki Begüm ile Berra’nın yürek burkan görüntüleri oldu.

“Gerekirse diye hamur hazırladık”

Ailesinden sadece eniştesini kaybettiklerini, annesi, teyzesi, teyzesinin oğlu ve kızlarının kurtulduklarını anlatan Miran, şu ifadeleri kullandı:

Normal akşam hamurumuzu falan hazırladıktan sonra eve gidip evde dinleniyoruz. Sabahın ekmeği için 04.00-04.30’da fırına inip pişiriyoruz. Aslında o gece bir sarsıntıyla uyandık. Büyük bir sarsıntıyla kaçtık ve dışarı çıktık. Yarım saat 40 dakikalık elektrik kesintisi oldu. Hamur hazır ama fırını hiç açmadık bile. Bir süre dışarıda bekledikten sonra Doğanşehir’de elektrikler geldi. Aklıma hamurlar geldi, sallama durdu, hadi bu hamurları pişirelim, soğuk, kar kıyamet; Vatandaş perişan olur sabaha hepsi aç olur zannettim. İçeri girdik, fırını açtık. Börekleri eşim yaptı, ekmekleri ben pişirdim. Sabah bir kısmını vatandaşlara dağıttık. Bahçedeki eve taşınmayı planlıyorduk. Şehirde hiçbir fırının bir fırın dışında üretim yapmadığını duydum. Depremin 10-11 ili etkilediğini öğrenince çok ihtiyaç olacak diyerek tekrar hamur yapma kararı aldık. Pişirip dağıttıktan sonra akşamı bahçedeki evde kalalım dedik.

“Rahat nefes alsınlar diye ellerimle kazıdım”

Eşi ve akrabalarıyla birlikte sobayı yakan ve yeniden ekmek pişirmeye başlayan Miran, ailesini sürekli çıkışa yakın olmaları konusunda uyardı ve ardından yaşananları şöyle anlattı:

Belediyeden bir duyuru yapıldı. İlanı dinlemek için kapıya gittim, orta derecede salladı, öğleden sonra ikinci sarsıntıydı. Her zamanki gibi kapının önündeydim, hızla kaçtım. Arkamı döndüm, kimse yok. Toz vardı, annemi, teyzemi gördüm. Eşimi gördüm, eşimin başından kanlar akıyordu. Kızımın sesini duyduktan sonra ‘Baba geldik’ diye bağırıyordu. Ellerimle enkazı kazmaya başladım ve hızla nefes almalarını sağladım. İkisini yan yana gördüm. Hafriyat için 4 saat topraktan çıkarmak için uğraştık. Onlar da etrafa yardım ettiler, bir kepçe denk geldi. Sütunlara filan bağladık. Bir kriko falan bulduk, sütunların altına yerleştirdik. Kayınbiraderim gerçekten çocukları kapıdan dışarı itti. Ancak enkaz altında kaldı ve öldü.

“Allah devletimizi korusun”

Halası, annesi, kuzeni ve büyük kızı Begüm’ü hafif sıyrıklarla enkazdan çıkarmayı başaran Emrah Miran, eşinin kafatasındaki kırık nedeniyle ambulansla Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldıklarını, küçük kızının ise hastaneye kaldırıldığını söyledi. kızı Berra bacağındaki morluk nedeniyle ameliyata alındı.

Berra’yı ameliyattan çıkarken gördüm, 5 dakika sonra haber geldi. Begüm’ün çıktığını söylediler. Daha sonra ayağının kötü olduğunu söyleyerek Berra’yı uçak ambulansıyla İstanbul’a gönderdiler. Kızım tek başına uçak ambulansla İstanbul’a getirildi. 2-3 gün sonra eşim biraz daha iyileşince eşimle kendimizi hava alanına götürdük. Kaptan pilotlar sayesinde eşim için bir ambulans ayarladılar ve direk buradaki hastaneye gitmemizi sağladılar. Vardığımızda her şey hazırdı. Eşim de burada tedavi oldu. Kızımı başka bir hastaneye götürdüler. O da taburcu oldu çok şükür. Hatta Begüm annemle birlikte Amasya’daki ablamın yanına gitti. Artık dönebileceğimiz bir ülke kalmadı. Evimiz yıkıldı, iş yerim yıkıldı. Ayakkabısız geldim, galoşla bindim uçağa. Çok şükür hastanedekiler bütün ihtiyaçlarımızı karşıladılar, bize bir şeyler verdiler. Her türlü takviye de yapılıyor, Allah devletimizden razı olsun. Ama gidecek hiçbir yerimiz yok ve benim meskenim yok. Ailemin yerini değiştirdikten sonra iş arayacağım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu